3 Ocak 2004: Kızıldeniz’in Karanlık Sularına Gömülen Bir Trajedi – Flash Airlines Uçuş 604
Bugün, havacılık tarihinin en tartışmalı ve trajik olaylarından birine, 3 Ocak 2004'te Kızıldeniz’in derin sularına gömülen Flash Airlines Uçuş 604 kazasına yakından bakacağız. Şarm El Şeyh'ten Paris'e gitmek üzere havalanan Boeing 737-300 tipi uçakta bulunan 148 kişinin (135 yolcu, 13 mürettebat) tamamının hayatını kaybettiği bu kaza, ardında sadece büyük bir acı değil, aynı zamanda uluslararası bir tartışma ve çözülememiş bir sır perdesi bıraktı.
Bu blog yazısında, bir blog yazarının özgün bakış açısıyla, kazanın karanlık anlarını, soruşturma sürecindeki anlaşmazlıkları ve bu trajedinin havacılık güvenliğine etkilerini inceleyeceğiz.
Şafak Öncesi Uçuş: Felakete Giden Anlar
Her şey, Mısır'ın popüler tatil beldesi Şarm El Şeyh Uluslararası Havalimanı'nda başladı. Takvimler 3 Ocak 2004'ü gösteriyordu ve sabahın erken saatleriydi. Çoğu Fransız turist olan yolcular, güzel bir tatilin ardından evlerine dönme hazırlığındaydı. Mısırlı bir charter şirketi olan Flash Airlines'a ait, "Nour" (Işık) adı verilen SU-ZCF tescilli Boeing 737-300 tipi uçak, saat 04:42 sularında (yerel saat) Kahire aktarmalı Paris-Charles de Gaulle Havalimanı'na doğru yola çıktı. Hava koşulları uçuş için mükemmeldi; görüş açıktı, rüzgar hafifti. Ancak, o sakin görünümün altında, yalnızca dakikalar sürecek bir kâbus yatıyordu.
Uçak kalkıştan sonra planlandığı gibi sola doğru tırmanışa geçti. Her şey normal ilerliyordu, ta ki bir kaç dakika sonra o kritik anlar yaşanana kadar.
Kara kutu kayıtlarına göre, uçak yaklaşık 1.660 metre (5.460 feet) irtifaya ulaştığında, uçağın sağa doğru yalpası (bank açısı) tehlikeli bir şekilde artmaya başladı. Bu, uçağın planlanan rotasından çıkıp, hızla sağa yattığı anlamına geliyordu. Kokpit Ses Kayıt Cihazı (CVR), Kaptan Pilot Khedr Abdullah'ın anlayışsız bir ünleminden hemen sonra otopilotun aniden devreden çıktığını gösteriyordu. Bu durum, pilotun müdahalesiyle mi yoksa teknik bir sorunla mı gerçekleşti, tam olarak bilinmiyor.
Pilotlar, uçak sağa yatarken dengeyi sağlamaya çalıştı, ancak çabalar başarılı olamadı. Özellikle, daha deneyimli olan Kaptan'ın, uçağın sağa yalpasına neden olan kontrol girdilerini vermesi, durumu daha karmaşık hale getirdi. İkinci Pilot, yalpalanmanın artması üzerine "Overbank!" (Aşırı Yatış!) diye uyarılarda bulundu, ancak tepkiler ya gecikti ya da yetersiz kaldı.
Uçak, kontrol dışı bir şekilde 111 dereceye varan bir sağ yatış açısına ulaştı ve burun açısı hızla aşağı indi. Hızla irtifa kaybeden uçak, sadece üç dakika süren bu korkunç sürecin sonunda, havaalanından yaklaşık 15.2 km (8.2 deniz mili) güneyde, büyük bir süratle Kızıldeniz’in sularına çarparak paramparça oldu.
Sır Perdesi: Soruşturma ve Anlaşmazlık
Kazanın ardından, 1000 metre derinlikteki enkazdan, iki hafta süren zorlu çalışmalar sonucunda uçuş kayıt cihazları (kara kutular) çıkarıldı. Bu, uluslararası bir soruşturma başlattı, ancak soruşturma ilerledikçe, havacılık tarihinin en hararetli tartışmalarından biri de su yüzüne çıktı. Mısırlı, Fransız (Uçuş Emniyeti Araştırma Bürosu - BEA) ve Amerikalı (Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu - NTSB) müfettişler, kazanın nedenleri konusunda kesinlikle anlaşamadılar.
🇪🇬 Mısır Raporu: Teknik Hata ve Oryantasyon Bozukluğu
Mısır Sivil Havacılık Bakanlığı'nın hazırladığı nihai rapor, kazanın temel nedenini teknik bir arızaya dayandırdı. Rapora göre, otopilot sistemindeki bir sorun, uçağın sağa yatışına neden oldu. Bu teknik arızanın ardından, Kaptan Pilot, özellikle gece ve karanlık bir ortamda dış görsel referansların olmaması nedeniyle "mekânsal dezoryantasyon" (uzaysal yönelim bozukluğu) yaşadı. Yani, pilot duyularıyla uçağın gerçek pozisyonunu yanlış algıladı ve yanlış düzeltme manevraları yaptı. Mısır raporu, teknik hatayı birincil neden olarak işaret etti.
🇺🇸🇫🇷 ABD ve Fransa Raporları: Pilot Hatası ve Yetersiz Eğitim
Ancak, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa'dan gelen müfettişler, bu bulgulara şiddetle karşı çıktı. Onların vardığı ortak sonuç, uçakta herhangi bir mekanik arıza olmadığı ve kazanın tamamen pilot hatasından kaynaklandığı yönündeydi.
NTSB ve BEA'nın Başlıca Vurguları:
- Mekânsal Dezoryantasyon: Kaptan Pilot'un, otopilotun devreden çıkması ve karanlık, görsel referanssız ortamda dikkatinin dağılması sonucu mekânsal dezoryantasyon yaşadığı ve uçağı bilinçsizce sağa yatırdığı.
- İkinci Pilotun Eylemsizliği: İkinci Pilot'un, Kaptan'ın hatalı manevralarına rağmen, daha deneyimli kaptanına karşı gelmekte veya kontrolü ele almakta yetersiz kaldığı (Kokpit Kaynak Yönetimi - CRM eksikliği).
- Yetersiz Eğitim: Flash Airlines şirketinin genel güvenlik sicilinin şüpheli olduğu ve her iki pilotun da yetersiz eğitim aldığı. Özellikle Kaptan'ın manevralara geç tepki verdiği ve durumu toparlamakta başarısız olduğu belirtildi.
Bu uluslararası anlaşmazlık, havacılık tarihinde ender görülen bir durumdu. Nihai rapor, kesin bir neden belirtmek yerine, her iki tarafın da olası nedenlerini listeleyerek karmaşık ve çözülememiş bir trajedi olarak kaldı.
Trajedinin Ardındaki İnsan Hikayeleri ve Sonuçları
Uçuş 604, Mısır’ın o tarihe kadarki en ölümcül havacılık kazasıydı. Ölenlerin çoğu Fransız turist olduğu için kaza, Mısır ve Fransa arasında diplomatik ve hukuki gerilimlere de neden oldu.
Kaza, özellikle mekânsal dezoryantasyon ve kokpit içi iletişim (CRM) konularının havacılık eğitimlerinde ne kadar kritik olduğunu bir kez daha kanıtladı. Görsel referansların kaybolduğu karanlık bir ortamda, pilotların yalnızca göstergelere güvenmesi gerektiği gerçeği, bu kazayla acı bir şekilde vurgulanmıştır. Ayrıca, daha deneyimli pilota karşı çıkma konusundaki isteksizlik veya çekingenliğin, felaketle sonuçlanabileceği de bir ders olarak havacılık literatürüne girdi.
Flash Airlines, kazadan kısa bir süre sonra zaten tartışmalı olan güvenlik sicili nedeniyle iflas etti ve operasyonlarına son verdi.
Unutmamak ve Öğrenmek
Flash Airlines Uçuş 604'ün trajedisi, üzerinden yıllar geçse de havacılık dünyası için önemli bir dönüm noktası olmaya devam ediyor. Kazanın kesin nedeni üzerindeki anlaşmazlık devam etse de, bu olay; gösterge takibinin önemi, mekânsal dezoryantasyonun ölümcül tehlikesi ve en önemlisi etkili kokpit iletişiminin hayati rolü hakkında kalıcı dersler verdi.
Havacılık, her zaman en yüksek güvenlik standartlarını korumak zorunda olan bir alandır. Kızıldeniz'in derinliklerinde yatan o enkaz ve 148 kişinin anısı, bize her uçuşun ciddiyetini ve her pilotun sorumluluğunu hatırlatmaya devam edecektir. Gökyüzü bazen merhametsiz olabilir, ancak her trajedi, gelecekteki felaketleri önlemek için bir öğrenme fırsatıdır.