Lauda Air Uçuş 004: Tayland Semalarında Yanan Bir Güven Sorusu
Bugün, havacılık tarihinin en şok edici ve teknik açıdan en öğretici kazalarından birini, Lauda Air Uçuş 004 faciasını incelemek için Tayland’ın yemyeşil ormanlarına doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. 26 Mayıs 1991’de Bangkok’tan Viyana’ya doğru havalanan, Formula 1 efsanesi Niki Lauda’nın kurucusu olduğu Lauda Air’e ait Boeing 767-300ER tipi uçağın trajik sonu, 213 yolcu ve 10 mürettebat olmak üzere toplam 223 cana mal oldu.
Bu kaza, sadece Boeing 767 modelinin ilk ölümcül kazası olmasıyla değil, aynı zamanda kazanın ardındaki teknik kusur ve bu kusurun ortaya çıkarılması için verilen destansı mücadele ile de havacılık güvenliği tarihine altın harflerle (ve maalesef kanla) yazılmıştır.
Gelin, OE-LAV kuyruk tescilli, "Mozart" adını taşıyan bu modern uçağın son uçuşunun perde arkasına inelim.
I. Rutin Bir Başlangıç ve İlk İkaz Sinyalleri
Lauda Air Uçuş 004, yerel saatle 23:02’de, Tayland’ın Bangkok şehrindeki Don Mueang Uluslararası Havalimanı’ndan havalandı. Uçağın kokpitinde deneyimli Kaptan Thomas J. Welch ve Birinci Subay Josef Thurner bulunuyordu. Her şey, okyanus aşırı uzun bir gece uçuşu için rutin bir şekilde ilerliyordu.
Kalkıştan yaklaşık beş dakika sonra, 24.700 feet (yaklaşık 7.500 metre) irtifadayken, kokpitte bir ikaz sesi yankılandı: “REV ISLN VAL” (Thrust Reverser Isolation Valve - İtici Tersleyicinin İzolasyon Valfi). Bu, sol motordaki (1 numaralı motor) itici tersleyici sisteminde bir sorun olduğuna dair bir uyarıydı.
İtici tersleyici (thrust reverser), uçağın inişten sonra hızını azaltmak için motor egzoz akışını tersine çeviren bir mekanizmadır. Uçuş sırasında devreye girmemesi gereken hayati bir güvenlik sistemidir.
Kokpit Kayıt Cihazı (CVR) kayıtlarına göre, mürettebat bu ikazı fark etti. İkazın, motorun çalışmasını etkilemediği için kritik olmadığı varsayılıyordu. Kaptan ve Birinci Subay, Boeing’in Hızlı Referans El Kitabı’na (QRH) baktılar. El kitabı, motor normal çalıştığı sürece bu durumun "Minimum Ekipman Listesi" (MEL) kapsamında olduğunu ve uçuşa devam edilebileceğini belirtiyordu. Bu, o anki bilgiye göre, bir acil durum değil, bir arıza uyarısıydı.
II. Felakete Giden 93 Saniyelik Büyüme
Uçak, rotasına yaklaşık 16 dakika devam etti.
Saat 23:17:34'te, yaklaşık 31.000 feet (9.400 metre) irtifada seyrederken, CVR'da aniden yüksek bir patlama sesi duyuldu ve hemen ardından Birinci Subay Thurner’in dehşet dolu çığlığı kaydedildi.
Lauda Air 004’ün sol motorundaki itici tersleyici, kimsenin komutu olmaksızın, havada, tam güçte açılmıştı.
Hemen ardından yaşananlar, havacılık tarihinde eşi benzeri görülmemiş ve mürettebatın tepki süresini sıfıra indiren bir dizi olayın başlangıcıydı:
- Ani Asimetrik İtki Kaybı: Sol motordan gelen itme aniden tersine döndü. Uçak anında ve şiddetli bir şekilde sola doğru savrulmaya başladı.
 - Kaldırma Kuvveti Kaybı: İtici tersleyicinin açılması, aynı zamanda sol kanadın üzerindeki hava akışını bozdu. Bu durum, sol kanattaki kaldırma kuvvetinin dramatik bir şekilde düşmesine neden oldu.
 - Kontrol Kaybı: Uçak, saniyeler içinde hızla irtifa kaybetmeye başladı. Kanat üzerindeki kontrol yüzeylerinin (aileronlar ve flaplar) etkisi, bu inanılmaz asimetrik kuvvete karşı koymaya yetmedi.
 
CVR kayıtlarında, Kaptan Welch'in son sözlerinden biri “Ah, tersleyici (reverser) açıldı!” oldu. Uçak, yaklaşık 93 saniye sonra, Tayland’ın U Thong bölgesindeki Phu Toey Ulusal Parkı’nın dağlık ormanlık alanına, ses hızına yakın bir hızla çarparak tamamen parçalandı.
Kazadan kurtulan olmadı.
III. Niki Lauda’nın Adaleti Arayışı: Soruşturma ve Mücadele
Kaza, havacılık dünyasında büyük bir şok yarattı. Boeing 767, o güne kadar kusursuz bir güvenlik siciline sahipti. Kaza mahallinde hiçbir kurtulanın bulunamaması ve uçağın parçalarının geniş bir alana yayılması, olayın şiddetini gösteriyordu.
Soruşturma, Taylandlı yetkililerin yanı sıra Avusturya ve Amerika Birleşik Devletleri (Boeing ve Pratt & Whitney) ekiplerini bir araya getirdi. Ancak soruşturmanın en ön saflarında, şirketinin itibarını ve gerçeği kurtarmaya kararlı, efsanevi F1 pilotu ve Lauda Air’in sahibi Niki Lauda vardı.
Teknik Tartışma: “Uçak Uçar mı, Uçamaz mı?”
Boeing’in ilk savunması, itici tersleyicinin uçuş sırasında açılmasının felakete yol açmayacağı yönündeydi. Şirket, pilotların uçağı kurtarmak için yeterli zamanı ve kontrol yeteneği olduğunu iddia ediyordu.
Niki Lauda, bu iddiaları kabul etmedi. Bir pilot olarak, bu teknik verilerin gerçekçi olmadığını biliyordu. Lauda, Boeing’in Seattle’daki tesislerine giderek bir simülatör testinin yapılmasını talep etti. Ancak Boeing, başlangıçta bu talebe direndi.
Lauda'nın ısrarlı baskısı ve medya ilgisi sayesinde, nihayet testler gerçekleştirildi. Simülatörde, 30.000 feet irtifada itici tersleyici açıldığında, deneyimli test pilotları bile uçağın kontrolünü geri kazanamadı.
- Simülatör Sonucu: Testler, itici tersleyici açıldıktan sonra pilotun uçağı kontrol altında tutmak için yalnızca 4 saniyesi olduğunu, bu sürenin ise insan tepki süresi için neredeyse imkansız olduğunu kanıtladı.
 - Kazanın Ana Nedeni: Soruşturma, kazanın doğrudan nedeninin sol motordaki itici tersleyicinin havada, komutsuz bir şekilde aktifleşmesi olduğunu doğruladı. Bu aktivasyona neyin sebep olduğu (elektrik arızası, mekanik hata, vb.) kesin olarak belirlenemese de, sistemin güvenliği sorgulanmaya başlandı.
 
IV. Havacılık Güvenliğindeki Kalıcı Değişim
Lauda Air Uçuş 004 faciası, havacılık endüstrisinde bir dönüm noktası oldu:
- Boeing’in Değişikliği: Kaza sonrasında Boeing, itici tersleyici sistemlerinde kalıcı bir mühendislik değişikliği yapmak zorunda kaldı. Tüm 767'lerde, itici tersleyicilerin uçuş sırasında açılmasını fiziksel olarak engelleyen ek kilitleme mekanizmaları ve daha güvenli elektrik devreleri zorunlu hale getirildi.
 - Sertifikasyon Süreçleri: Kaza, kritik sistem arızalarının simülasyon testlerinin ve acil durum prosedürlerinin daha gerçekçi ve kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya çıkardı. Bir sistemin "uçuşa devam edilebilir" olarak etiketlenmesinin riskleri yeniden gözden geçirildi.
 
Unutulmaması Gereken Bir Ders
Lauda Air Uçuş 004, 223 masum canın yitirildiği derin bir trajedidir. Ancak bu kaza, aynı zamanda teknolojik güvenlik ve hesap verebilirlik konusunda unutulmaması gereken bir ders niteliği taşır.
Niki Lauda'nın gerçeği ortaya çıkarma konusundaki kişisel kararlılığı, büyük bir üreticinin teknik varsayımının yanlış olduğunu kanıtladı ve yüzlerce, hatta binlerce gelecekteki uçuşun güvenliğini sağladı.
Bugün Boeing 767'ler güvenle uçmaya devam ediyorsa, bunun bir nedeni de Tayland semalarında yaşanan bu trajediden çıkarılan derslerdir. Havacılık güvenliği, kaybedilen her canın ardından gelen zorlu soruşturmalar ve alınan acı derslerle inşa edilir. Lauda Air 004, bu derslerin en acı ve en değerli olanlarından biridir. Onları asla unutmamalıyız.