Ulus Faciası: 1963’teki Korkunç Hava Kazası ve Ankara’nın Unutulmaz Trajedisi
1 Şubat 1963 tarihinde, Ankara'nın Ulus semtini derinden sarsan büyük bir hava kazası meydana geldi. Bu trajik olayda, Lübnan Havayolu Şirketi Middle East Airlines'a ait bir yolcu uçağı, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir askeri uçakla çarpışarak felakete yol açtı. Uçakların her ikisi de şehir merkezine yakın yerleşim alanlarına düştü ve toplamda 104 kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu. Kazanın gerçekleştiği zaman dilimi, Ramazan ayına denk gelmesi nedeniyle daha da büyük bir faciaya dönüştü, çünkü kazanın meydana geldiği Ulus bölgesi, o dönemde şehrin ticaret merkeziydi ve iftar vaktinin yaklaşması nedeniyle cadde ve sokaklar oldukça kalabalıktı.
Kazanın Başlangıcı ve Olayın Gelişimi
Kazanın başlangıcı, Lübnan'dan kalkan Middle East Airlines’a ait Vickers Viscount tipi yolcu uçağının Lefkoşa üzerinden Ankara'ya doğru seyahat etmeye başlamasıyla gerçekleşti. Uçak, Lefkoşa Havalimanı'ndan aldığı talimatlarla Esenboğa Havalimanı'na iniş için hazırlık yapıyordu. O sırada, Türk Hava Kuvvetleri’ne ait bir askeri uçak, Etimesgut Havaalanı'ndan kalkmış ve Ankara üzerinde rutin bir görev uçuşu yapıyordu.
Saat 16:10 civarında, her iki uçak birbirleriyle Akköprü mevkiinde çarpıştı. Yolcu uçağının sol kanadı, çarpmanın etkisiyle gövdesinden ayrıldı ve hızla yere düştü. Uçak, Ankara'nın yoğun yerleşim alanlarından biri olan Ulus semtine çarptı. Askeri nakliye uçağı ise Samanpazarı ve Yenihayat mahallelerine düştü. O anlarda, her iki uçağın da enkazlarından alevler yükseldi. Çarpışma sonucunda, her iki uçaktaki yolcular, mürettebat ve uçakların düştüğü yerlerdeki 87 sivil hayatını kaybetti.
Kazaya Sebep Olan İhmal ve Hatalar
Kazanın meydana gelmesinin ardından yapılan araştırmalar, olayın her iki uçak mürettebatının ihmal ve hatalarından kaynaklandığını ortaya koydu. Yolcu uçağı, uçuş planına uygun şekilde aletli uçuş kurallarına göre hareket etmek zorundaydı. Ancak, pilotlar görerek uçuş protokolünü tercih etti ve bu durumu Esenboğa Havaalanı'ndaki yetkililere bildirmediler. Aynı şekilde, askeri uçağın pilotları da uçuş durumları hakkında Esenboğa Kulesi'ne herhangi bir bilgi vermedi. Bu sebeple, kule görevlileri, yolcu uçağına iniş izni verirken askeri uçağın bölgedeki varlığından habersizdi.
Her iki uçağın da koordinat ve irtifa bilgilerini doğru bir şekilde iletmemesi, felakete giden süreci hızlandırdı. Bu tür ihmal ve eksiklikler, o dönemdeki havacılık güvenliği anlayışının yetersizliğini de gözler önüne serdi.
Yıkıcı Sonuçlar ve Hayatını Kaybedenler
Kazanın etkisi, sadece havadaki uçaklarla sınırlı kalmadı. Ulus semtinde meydana gelen patlama ve yangın, çevredeki binalara zarar verdi. Uçakların düştüğü bölgelerdeki iş yerlerinde patlayan gaz boruları, yangının hızla büyümesine ve kalabalık caddelerdeki daha fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. Ramazan ayının ortasında meydana gelen bu facia, iftar saati öncesi sokaklarda ve caddelerde kalabalıkların olması nedeniyle çok daha yıkıcı oldu.
Günümüzde, Ulus semti, Ankara'nın ticaret merkezi olma özelliğini Kızılay'a kaptırmış olsa da, o dönemde şehrin en yoğun ve önemli noktalarından biriydi. İnsanlar, günlük yaşamları ve Ramazan telaşı içinde büyük bir panik içinde kaçarken, enkaz altından çıkan cesetlerin sayısı giderek arttı. İlk gün, kazada hayatını kaybedenlerin sayısı 68 olarak kaydedilse de, günler geçtikçe ve enkazdan daha fazla ceset çıkarıldıkça bu sayı 120'ye yükseldi.
Cenaze Töreni ve Ulus Faciası'nın Ardında Kalan Derin İzler
Kazadan bir süre sonra, cenaze törenleri için hazırlıklar yapıldı. 5 Şubat 1963 tarihinde, dönemin Başbakanı İsmet İnönü’nün de katıldığı büyük bir cenaze töreni düzenlendi. Hacı Bayram Camii'nde öğle namazının ardından cenazeler, Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki şehitliğe defnedildi. Bu törende, kazada hayatını kaybedenlerin aileleri, yakınları ve devlet yetkilileri, büyük bir acı ve hüzünle son görevlerini yerine getirdi.
Ulus Faciasının Etkileri
Ulus faciası, sadece havacılık dünyasında değil, aynı zamanda Türk halkının hafızasında da derin izler bırakan bir trajedi olarak tarihe geçti. Kazanın sonucunda kaybedilen 104 can, sadece o anki felakette değil, geride kalan ailelerin ve yakınların hayatlarında da silinmez bir boşluk bıraktı. Türkiye’deki havacılık güvenliği, kazanın ardından yapılan incelemelerle yeniden gözden geçirildi ve benzer olayların önüne geçilmesi için çeşitli düzenlemeler yapıldı.
Ulus faciası, her yıl 1 Şubat’ta hatırlanarak, bu tür kazaların önlenmesi adına alınan tedbirlerin önemini bir kez daha hatırlatıyor. Kazada hayatını kaybedenlerin anısı, ne yazık ki sadece bir tarihsel olay olarak kalmayıp, hâlâ o kara günü yaşayanlar için derin bir acı olarak yaşanıyor. Bu felaket, kayıpların sayısının ötesinde, toplumda birlik ve dayanışmanın değerini de gözler önüne serdi.