40,2601$% 0.13
46,7458€% 0.13
53,9601£% 0.23
4.316,24%0,46
3.337,10%0,40
10.198,76%-0,26
Havacılık tarihinde kaybolmuş ve unutulmuş birçok hikâye bulunmaktadır. Bunlar arasında, 1959 yılında Türkiye’de gerçekleşen ve hala bazı gizemleri barındıran Air Charter kazası, oldukça ilginç bir yer tutar. Bu trajik olay, yalnızca bir uçak kazası olmanın ötesinde, dönemin uluslararası ilişkilerine, gizli askeri operasyonlara ve Türk hava sahasında yaşanan olumsuz hava koşullarına dair birçok soru işareti bırakmıştır.
1959 yılında, İngiliz Air Charter şirketi tarafından kiralanan bir kargo uçağı, Avustralya’nın Woomera Hava Üssü’ne doğru yola çıkıyordu. Ancak bu uçuş, bir felakete dönüşecek, uçak düşecek ve sadece altı gün sonra enkazına ulaşılabilecekti. Bu uçakta, 12 personel ile birlikte, çok önemli askeri malzemeler ve füze başlıkları bulunuyordu. Uçak, Ankara’dan kalkarak Bahreyn’e doğru ilerliyordu, ancak havalanmasından birkaç saat sonra, Türkiye’nin güneydoğusundaki dağlık bölgelere düşecekti.
İngiliz hükümeti adına yük taşıyan bu özel uçuş, sıradan bir kargo taşımacılığıydı, ancak taşıdığı gizli yük nedeniyle büyük bir öneme sahipti. Uçak, Ankara’dan havalanarak Bahreyn’e gitmek üzere yola çıkmıştı. Ancak bu uçuş, planlandığı gibi gitmeyecek ve büyük bir felakete yol açacaktı. Uçağın rotası, Ermenistan-Sovyetler Birliği sınırına yakın bir noktada bulunan Van Gölü’nün üzerinden geçiyordu. Van Gölü, büyük bir jeolojik yapı olmasının yanı sıra, oldukça zorlu hava koşullarının yaşandığı bir bölgeydi. Bu durumu, kazanın ardında yatan sebeplerin başında saymak mümkündür.
Kazanın detaylarına bakıldığında, uçağın son bilinen konumları, çeşitli hava kontrol noktalarından geçtiği saatlerde kaydedilmiştir. İlk olarak, Gemerek’teki bir kontrol noktasına 08:14’te, ardından ise Elazığ’daki başka bir noktaya 08:59’da ulaşmıştır. Ancak, uçak saat 09:26’da son raporunu verirken, Muş üzerindeyken aniden kayboldu. O andan sonra, uçakla ilgili hiçbir haber alınamaması, tüm havacılık camiasını şüpheye düşürmüştür.
Altı gün boyunca kaybolan uçak, sonunda Van Gölü’nün kuzeyindeki Süphan Dağı’na düşmüştür. Dağın zirvesine ulaşıldığında, enkazın sadece parçaları değil, aynı zamanda o dönemde oldukça hassas olan askeri veriler ve donanımlar da bulundu. Bu olay, yalnızca bir havacılık felaketi değil, aynı zamanda bir askeri gizliliğin de sızması anlamına geliyordu. O dönemdeki İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait özel kurtarma ekibi, bu bulguları derhal toplamak üzere bölgeye gönderildi.
Kazanın araştırılması sonucunda, uçakla ilgili yapılan değerlendirmeler, uçağın normal rotasından saparak dağ zirvesine çarptığını ortaya koymuştur. Ancak, bunun temel nedeni olarak, şiddetli rüzgarlar ve olumsuz hava koşulları gösterilmiştir. Uçağın rotasında meydana gelen sapmalar, rüzgarın etkisiyle daha da belirginleşmiş ve bu da uçağın dağa çarpmasına sebep olmuştur.
Muş’ta hava durumu raporlarının yeterince sağlıklı bir şekilde yapılamamış olması da, kazanın nedenlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, Van Gölü çevresindeki havacılık kontrol merkezleri, o dönemdeki hava koşullarını doğru bir şekilde değerlendirememiştir. Hava sıcaklıkları da, uçak içinde bulunan yükseklik ölçme aletlerinde sapmalara yol açmış, bu durum uçuşun doğru hesaplanamamasına neden olmuştur.
Bu gibi hatalar, özellikle askeri yük taşıyan ve önemli görevlerde bulunan uçaklarda büyük tehlikeler yaratabilir. Uçakların, bu tür zorlu koşullar altında, daha dikkatli bir şekilde takip edilmesi gerekirdi. Ancak o dönemdeki teknik eksiklikler, kazanın önüne geçilememesine yol açmıştır.
Kazanın ardından, enkazın bulunması altı gün sürmüştür. Ancak bu enkazın bulunduğu dağ zirvesine ulaşan İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait özel bir arama kurtarma ekibi, gizli askeri verilerin ve donanım parçalarının etrafa yayılmasını engellemek için hızlı bir şekilde müdahale etmiştir. Bu ekip, dağa tırmanarak enkazı toplar ve herhangi bir bilgi sızmasına karşı önlem alır. Özellikle gizli evraklar ve askeri malzemelerin, yerinde imha edilmesi sağlanmış ve bu sayede olayın gizliliği korunmuştur.
Ancak, kazanın ardından o dönemdeki bazı askerî malzeme ve teknik donanımların kaybolması, uzun süre gündemde kalmıştır. Hangi bilgilerin yok olduğu, kimlerin sorumlu olduğu gibi sorular, kazadan sonra hala birer muamma olarak kalmıştır.
1959 Air Charter kazası, sadece bir uçak kazası değil, aynı zamanda bir dönemin siyasi ve askeri anlamda önemli bir olayıdır. Bu kazanın arkasındaki hava koşulları, teknik eksiklikler ve belki de biraz da şanssızlık, uçuşun sonuçlarını belirlemiştir. Ancak bir diğer açıdan bakıldığında, olay, dönemin uluslararası askeri operasyonlarının ve gizli taşımacılığının ne denli tehlikeli olabileceğini gözler önüne sermektedir.
Her ne kadar uçak kazası, o dönemde yaşanan gerginliklerin bir parçası gibi görünse de, zamanla unutulmuş ve üzeri kapanmıştır. Ancak kazanın hala gizli kalmış ayrıntıları, havacılık ve askeri tarih açısından önemli bir yer tutmaktadır. Bu tür olaylar, tarihteki kaybolmuş hikâyeleri hatırlatmakta ve gelecekte benzer felaketlerin önlenmesi için alınması gereken dersleri sunmaktadır.
Pegasus Hava Yolları: Türkiye’nin Önde Gelen Düşük Maliyetli Havayolu