DOLAR

40,2601$% 0.13

EURO

46,7458% 0.13

STERLİN

53,9601£% 0.23

GRAM ALTIN

4.316,24%0,46

ONS

3.337,10%0,40

BİST100

10.198,76%-0,26

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul AÇIK 31°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
haberservisi

haberservisi

17 Kasım 2025 Pazartesi

DİĞER YAZARLARIMIZ

“Aile Şirketleri Neden Kurumsallaşmak Zorunda? PillarRise Kurucusu İsa Özinan Değerlendirdi”

“Aile Şirketleri Neden Kurumsallaşmak Zorunda? PillarRise Kurucusu İsa Özinan Değerlendirdi”
1

BEĞENDİM

ABONE OL

Aile şirketlerinde kurumsallaşma ihtiyacı giderek artarken, bu dönüşümün şirketlere sağladığı avantajlar da daha fazla tartışılıyor. Sürece ilişkin değerlendirmelerde bulunan PillarRise Danışmanlık Kurucusu İsa Özinan, Türkiye’de birçok aile işletmesinin rekabet baskısı nedeniyle kurumsal yapıya geçişi hızlandırdığını söylüyor. Uzmanlara göre bu dönüşüm, sadece yönetim modelini değil, şirketlerin geleceğini de şekillendiriyor.

İsa Özinan, aile şirketlerinde dönüşüm sürecinin kritik bir eşikten geçtiğini belirterek şunları söylüyor: “Aile şirketlerinde en büyük kırılma, kararların kişilere bağımlı olmasıdır. Kurumsallaşma, bu bağımlılığı azaltarak şirketin sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını sağlar. Bugün rekabet sadece ürün veya hizmet kalitesinde değil, yönetim modellerinde yaşanıyor.”

“Kurumsal yapıya geçen şirketler 3. kuşağa daha sağlam ulaşıyor”

Pillarrise danışmanlık
Pillarrise Danışmanlık

İsa Özinan, kurumsallaşmanın özellikle kuşaklar arası geçişte hayati rol üstlendiğini belirterek şöyle devam ediyor:
“Türkiye’de aile şirketlerinin büyük çoğunluğu üçüncü kuşağa ulaşamadan dağılma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bunun temel nedeni, yönetim modelinin kişilere bağlı olması. Kurumsal yapıya geçen şirketler ise devredilebilir, sürdürülebilir ve daha güçlü hale geliyor.”

Küresel pazarlarda hızla değişen rekabet koşulları, aile şirketlerini daha görünür risklerle karşı karşıya bırakıyor. Uzmanlara göre, güçlü bir kurumsal altyapı oluşturan aile işletmeleri, hem yeni nesil liderlere daha sağlam bir yapı devrediyor hem de yatırımcılar nezdinde daha güvenilir hale geliyor.

Günümüzde birçok aile şirketi için kurumsallaşma artık bir tercih değil, sürdürülebilirliğin zorunlu bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özinan’ın da belirttiği gibi, “Kurumsal yapıya geçiş, aile şirketlerinin geleceğini garanti altına alan stratejik bir yatırımdır.”

Devamını Oku

Yapay zeka, güzellik teknolojilerinin yeni rekabet alanını belirliyor

Yapay zeka, güzellik teknolojilerinin yeni rekabet alanını belirliyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Güzellik teknolojilerinde rekabet, artık yalnızca yüksek enerji gücü ya da kullanım konforu üzerinden şekillenmiyor. Sektörün yeni odağı, cihazların yapay zekayla desteklenen akıllı fonksiyonlara sahip olması. Bu dönüşümün Türkiye’deki öncülerinden biri de Cosmeticmed. Alby Pro isimli lazer epilasyon cihazları, üretim tarafında yapay zeka entegrasyonunu merkeze alan yaklaşımıyla dikkat çekiyor.

Bölgesel incelme cihazları ve lazer epilasyon cihazları ile sektörün liderlerinden biri olan markanın yetkilileri, yapay zekanın cihaz üretiminde yaratacağı dönüşümün henüz başlangıç aşamasında olduğunu söylüyor. Yakın gelecekte lazer epilasyon cihazları, yalnızca enerji gönderen bir sistem değil; kendi performansını takip eden, kullanıcıya yol gösteren ve uygulama hatalarını büyük ölçüde ortadan kaldıran bir teknolojiye dönüşecek.

 “Cihazlar sadece uygulama yapmayacak, karar verecek”

Cosmeticmed yetkilileri, Alby Pro diode lazer cihazında olduğu gibi, yapay zekanın üretici firmalar için iki kritik avantaj sunduğunu belirtiyor. Birincisi, cihaz performans optimizasyonu.

Yapay zeka, cihazın çalışma sıcaklığı, enerji akışı ve yoğunluk gibi verilerini analiz ederek kullanım ömrünü uzatabiliyor. Klinikler için bu, daha az servis ihtiyacı ve daha yüksek danışan memnuniyeti anlamına geliyor.

Merkezler ve klinikler için en önemli kriterlerden biri de, uygulamanın sorunsuz ve standardize olması. Yapay zeka, operatör tecrübesinden bağımsız olarak cihazın doğru parametreleri tavsiye etmesini sağlıyor.

Alby Pro, Yapay Zeka ve Sektörün Geleceğinde 3 Trend

Yapay zeka, güzellik teknolojilerinde önümüzdeki dönemde akıllı parametre yönetimi ve veri tabanlı üretim ile dikkat çekecek. Lazer epilasyon cihazlarının otomatik olarak doğru enerji ve süre kombinasyonlarını seçmesi, dünyada standart haline gelecek. Cihazlar kendi performans verilerini okumayı öğrenerek arızayı oluşmadan önce bildirecek; bu hem üretici hem kullanıcı için maliyet avantajı yaratacak. Ayrıca, yapay zekanın topladığı teknik performans verileri, yeni nesil cihazların tasarımına ışık tutacak. Onun sayesinde, ürün geliştirme süreci artık tahmine değil, analize dayanacak.

Firma yetkilileri; “Yapay zeka artık tüketici tarafında değil, üretici tarafında rekabeti belirleyen yeni oyun alanı. Bu alanda yatırım yapan firmalar bölgesel değil, küresel oyuncular arasına girebilecek” diyor.

Devamını Oku

Hermanas Dokunuşu: Gelin Makyajı ve Saçının Dört Kadın Ustası

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Her gelin, büyük gününde kusursuz görünmek ister. Peki bir gelini gerçekten “kusursuz” yapan şey nedir? Hermanas Hair & Makeup’a göre bu, abartıdan uzak; zarafet, denge ve ışıltının bir araya geldiği doğal bir uyumdur. Düğün hazırlıklarının en özel kısmı olan saç ve makyaj, bu dört güçlü kadının elinde bir güzellik ritüeline dönüşüyor: Pamuk Gürbüz Şengil, Çiğdem Gürbüz Gültekin, Filiz Gürbüz Karaman ve Deniz Gürbüz Akpolat.

Hermanas’ın farkı, her bir kurucunun alanında uzman olmasıyla başlıyor.
Pamuk Gürbüz Şengil ve Çiğdem Gürbüz Gültekin, yıllardır profesyonel makyaj sanatında edindikleri deneyimle her gelinin yüz hatlarını, ten tonunu ve karakterini okuyarak kişiye özel bir makyaj dili oluşturuyor. Onlara göre “doğal ışıltı” bir trend değil, zamansız bir duruş. “Bir gelin, kendini en güzel hissettiği anda zaten parlıyordur,” diyor Pamuk Gürbüz Şengil. “Biz sadece o ışığı ortaya çıkarıyoruz.”

Gelin Saçı ve Kusursuz Uyum: Deniz Gürbüz Akpolat ve Filiz Gürbüz Karaman’dan Özel Tasarımlar

Deniz Gürbüz Akpolat ve Filiz Gürbüz Karaman ise güzelliğin tamamlayıcısı olan saç tasarımı alanında fark yaratıyor. Modern topuzlardan zarif dalgalara, sade atkuyruklarından retro esintili modellerine kadar her saç, gelinin yüzüne, duvak formuna ve elbisesine göre özel olarak tasarlanıyor.

Akpolat, saçın bir tamamlayıcı değil, hikayenin parçası olduğunu vurguluyor: “Bir gelinin saçı, duygusunu taşır. Düğün gününün enerjisini, tarzını ve duruşunu anlatır.”

Gelin Saçı ve Makyajda Bütünlük: Hermanas’ın Zamansız Gelin Stili

Hermanas ekibi için makyaj ve saç, aynı hikâyenin iki sayfası gibi ilerliyor. Cilt ışıltısı ile saçın dokusu, renk tonları ve aksesuar seçimi arasındaki uyum; markanın imzası haline gelen “lüks sadelik” anlayışını yaratıyor. Bu nedenle Hermanas gelinleri, ne fazla ne eksik — tam kararında bir ışıltıyla göz kamaştırıyor.

Ekibin en çok dikkat ettiği detaylardan biri de, makyajın ve saçın gün boyu doğal görünümünü koruması. Bu yüzden her ürün, cilt tipine ve mekân koşullarına göre seçiliyor; sıcak yaz düğünlerinden soğuk kış konseptlerine kadar dayanıklı ama yumuşak bir güzellik çizgisi oluşturuluyor.

Hermanas Hair & Makeup, yalnızca bir güzellik markası değil; dört kız kardeşin zarafeti, emeği ve estetik vizyonunu bir araya getiren bir sanat evi. Onlar için her gelin, bir tablonun başkahramanı. Ve her fırça darbesi, o hikâyenin en parlayan anını anlatıyor.

“Bir gelin, hikayesini güzellikle değil; kendi ışıltısıyla yazar.” — Hermanas

Devamını Oku

Doç. Dr. Ata Can: “ Diz Proteziyle Yeni Dönem Başladı”

Doç. Dr. Ata Can: “ Diz Proteziyle Yeni Dönem Başladı”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Diz protezi ameliyatları, ilerleyen yaşla birlikte artan eklem kireçlenmesi (osteoartrit) ve yaşam kalitesini düşüren ağrılar nedeniyle en sık uygulanan ortopedik cerrahilerden biri haline geldi. Ancak son yıllarda klasik yöntemlerin yerini hızla alan robotik diz protezi teknolojisi, bu ameliyatlara bambaşka bir boyut kazandırıyor. Uzman Ortopedi ve Travmatoloji Cerrahı Doç. Dr. Ata Can, robot destekli diz protezinin hastalara sağladığı avantajları ve cerrahi alandaki dönüşümü Hürriyet Sağlık’a anlattı.

Milimetrik doğruluk, kişiye özel planlama
Doç. Dr. Ata Can’a göre robotik sistemlerin en büyük farkı, ameliyat öncesi yapılan üç boyutlu planlama ile başlıyor. Bilgisayar destekli yazılım sayesinde, hastanın diz eklemi tüm detaylarıyla sanal ortamda modelleniyor ve protezin konumu, açısı, derinliği tamamen kişiye özel olarak belirleniyor. Ameliyat sırasında robotik kol, cerrahın belirlediği bu plan doğrultusunda çalışarak protezin kemik yüzeyine milimetrik hassasiyetle yerleştirilmesini sağlıyor. Bu sayede protez ömrü uzarken, ameliyat sonrası hareket açıklığı da maksimum seviyeye ulaşıyor.

Daha hızlı rehabilitasyon, daha konforlu süreç
Robot destekli diz protezinde kesiler daha küçük, yumuşak dokuya verilen hasar ise geleneksel cerrahiye kıyasla oldukça düşük. Bu da hastalarda daha az ağrı, daha kısa yatış süresi ve daha hızlı rehabilitasyon anlamına geliyor. Doç. Dr. Ata Can, “Hastalarımız genellikle ameliyattan birkaç gün sonra desteksiz yürümeye başlıyor ve kısa sürede günlük yaşamlarına dönüyorlar” diyor. Ancak bu teknolojinin başarısının yalnızca robota değil, cerrahın deneyimi ve doğru hasta seçimine de bağlı olduğunun altını çiziyor.

Teknoloji cerrahın yerini almaz, onu güçlendirir
Robotik cerrahi sistemleri, cerrahın yerine karar vermiyor; aksine cerrahın planını daha hassas biçimde uygulamasına yardımcı oluyor. Doç. Dr. Ata Can, bu konuda sık yapılan yanılgıya dikkat çekiyor: “Robot, cerrahın elini yönlendiren bir sistemdir. Hangi açıdan, ne kadar kesim yapılacağına yine cerrah karar verir. Teknoloji, yalnızca bu planı hatasız şekilde uygular.”

Her hasta için uygun mu?
Robotik diz protezi, genellikle ileri düzey diz kireçlenmesi yaşayan, ilaç ve fizik tedavi yöntemlerinden fayda görememiş hastalarda tercih ediliyor. Ancak her hasta için uygun olmayabileceğini belirten Doç. Dr. Ata Can, “Bazı ileri deformitelerde ya da kemik kalitesi düşük hastalarda farklı yöntemler gerekebilir. Bu nedenle her olgu bireysel olarak değerlendirilmelidir” diyor.

Sonuç olarak…
Robotik diz protezi, ortopedi alanında “daha az ağrı, daha hızlı iyileşme ve daha uzun ömürlü protez” hedeflerini gerçeğe dönüştüren bir yenilik olarak dikkat çekiyor. Ancak Doç. Dr. Ata Can’ın da altını çizdiği gibi, bu başarıyı sağlayan asıl unsur; teknolojiyi doğru kullanan, deneyimli cerrah ve iyi planlanmış bir tedavi süreci.

Devamını Oku